Taraftar göreve!

Pek çok futbolsever için fırtınada sığınılan bir limandır futbol. Bazen de tıpkı bugünlerde olduğu gibi karanlığın etrafımızı sardığı zamanlarda suçluluk duyarak da olsa kafamızı dağıtabildiğimiz minik kaçış anları. İste böyle anlarından birinde daha şehitlerimiz için saygı duruşunun ardından maçın hakemi her şeye rağmen hayatın devam ettiğini ilan eder gibi düdüğünü çalarak maçı başlattı.

Başlama düdüğü ile birlikte rakibin üzerine giden MİY, Akhisar maçıyla başlayan ve Kayserispor - GS maçlarıyla taçlandırdığı istekli futbolu Osmanlıspor karşısında da devam ettireceğinin sinyallerini verdi. Bu, takımın iyi mücadeleye rağmen kaybettiği BJK maçından olumsuz etkilenmediğini göstermesi bakımından önemliydi.

Daha birinci dakikada ilk tehlikeyi yaratan İdmanyurdu, Tita'nın hazırladığı Khalili'nin mükemmel vurduğu topta golü bularak öne geçti. 2.5 ay sonra sahalara dönen Khalili'nin şık vuruşu bazı futbolcuların yerinin dolmadığını daha net gösterdi. Arada formsuz dönemleri ve ufak tefek bireysel hataları olsa da Mitroviç, Sadiku, Serkan, Vederson, Khalili, Nako ve Welliton bu takımın olmazsa olmazları. Hele ki Welliton bu takımda alternatifi olmayan belki de tek oyuncu. Onun yokluğunda takım ne doğru kontraya çıkabiliyor ne de atakları sonlandırabiliyor. Rakibin direncini kıracak gollerin gelmemesi ise tıpkı dün olduğu rakibi oyunda tutuyor.

Ümit Hoca'nın gelişi ile unuttuğumuz bireysel hatalar dün yine hortlayınca takım disiplinden koptu. Maçın Mersin'in avucundan kaymasında en faktör belki de buydu. İlk yarı verilen yarım pozisyonda Muammer-Sadiku A.Ş. ortaklığından golü bulan rakip, Idmanyurdu futbolcularını ve Ümit Hoca'yı panikletirken, kornerden bulduğu hediye golle de maçı koparttı. Zira Mersin'in yedek kulübesinde o saatten sonra isyan edecek profilde ve maçı çevirecek kalitede bir oyuncu yoktu.

Ümit Hoca cesur bir teknik adam. Saha içi kararları ve saha sonu açıklamaları ile de bunu kanıtlıyor. Haklı bile olsa kritik viraja girilmişken adres göstererek oyuncuları kamuoyu önünde eleştirmesi takıma nasıl yansıyacak bunu da zaman gösterecek. Oyuna müdahalelerini yerinde bulduğum Ümit Hoca'nın 3 maçta 7 puan aldığı isimler ve sistemden uzaklaşması son iki haftada takıma yaramamış görünüyor. Nako'ya kanat yerine en ileri uçta yer vermesi ve Serkan yerine Mehmet-Murat gibi geriden pasla çıkışlarda zorlanan iki ön libero tercihinden en azından puan olarak karşılığını aldığını söyleyemeyiz.

Son olarak önümüzdeki iki maçın en önemli aktörlerinden olması gereken taraftara gelirsek. Deplasmanda takımını yalnız bırakmayan taraftara söylenecek söz yok. Ancak, sezon başından bu yana takımını evinde yalnız bırakan Mersin taraftarının en azından evinde oynayacağı çok kritik iki maçta takımı yalnız bırakmaması gerekli. GS maçında 13 bin kişi gelebildiğine göre ulaşım, pasolig, bilet fiyatı bahane olmamalı. Yönetim ve belediyenin de organizasyonunda standın en azından yarısını doldurmak hedeflenmeli. Zira telafisi olmayan maçlar başladı. Yeni yönetim ve teknik adamı ile takım sahada elinden geleni yapmaya çalışıyor. Şimdi görev sırası taraftarda...