Bilgisayarınızı çöpe atmaya hazır mısınız?

Geleceğe yönelik tahminler 2020 yılında bilgisayarların tamamen taşınabilir sistemlerden oluşacağını iddia ediyor. Cep telefonlarına yönelik öngörüler daha da iddialı...

Bilgisayarlar diğer birçok teknoloji gibi hayatımıza öncelikle askeri amaçlarla girdi. ABD ordusuna bağlı Balistik Araştırmalar Merkezi’nin isteğiyle 1943 yılında çalışmalara başlayan Pennsylvania Üniversitesi, üç yılın sonunda 500 bin dolar maliyetle neredeyse bir evi dolduran ENIAC adlı bilgisayarı ürettiğinde amaçlanan topçu atışlarını daha iyi, kusursuz ve hızlı hesaplayabilmekti.

Ardından geçen yıllarda önce eğitim ve ticari kuruluşlarına ve ardından herkese açılan bilgisayarlar bugün hayatında bir örneğini görmemiş insanların bile hayatlarında büyük rol oynuyor. İnternet ile birleşen bu sistemde yeni yarış devasa bilgi ve kapasite havuzundan mantıklı sonuçlar çıkarabilmek üstüne kurulu.

Önümüzdeki 50 yıla dair öngörüleri Future Files adlı kitabında kaleme alan Richard Watson, 2020 ile 2030 yılları arasında masaüstü bilgisayarların ortadan kalkacağını iddia ediyor. Bunun arkasında yatan sebepse taşınabilir bilgisayarların hakimiyeti.

Geçmişle kıyaslandığında bugün taşınabilir sistemlerin masaüstü atalarıyla aralarında fark kaldığını söylemek zor. Ancak diğer yandan cebimize girebilecek cihazların kapasite ve yeteneği de hızla artıyor. Örneğin bugün bir telefon içinde GPS’ten internet erişimine, yüksek çözünürlüklü fotoğraf ve video çekiminden aracınızdaki sistemle kendini eşleştiren radyo vericisine kadar onlarca farklı özelliği kullanmak mümkün. Üstelik bu özelliklerin birçoğu dizüstü bilgisayarlarda bile standart olarak gelmiyor.

Potansiyel bekliyor
Ne var ki bugün hala cep telefonlarının iletişim özelliklerini diğer fonksiyonlarla tam anlamıyla eşleştirebilmiş değiliz. Yani telefonun iletişim özelliğiyle fotoğraf çekebilme özelliği arasındaki ilişki çok zayıf. Oysa hayatımızın büyük bir bölümüne eşlik eden bu cihazlar kimilerine göre taşınabilir bilgisayarların da yerini alacak.

Konuşsa da konuşmasa da sahibine ait birçok bilgi toplayan cep telefonları bilgi mimmarlarının yeni oyun alanı. Kullanıcıların bir kısmı elektronik bilgi artıklarından rahatsız olsa da MIT Üniversitesi’nden Profesör Sandy Petland aksine bu bilgilerin çok daha fayda sağlayabileceğini savunuyor. Örneğin nabız atışını takip eden telefonlar kalp sağlığınıza yönelik bilgileri, konuşurken sesinizin tonundaki değişimi gözleyen akıllı telefon yazılımları ruh halinize yönelik uyarı ve tavsiyeleri size sunabilir.

Sosyalleşme sınırı

Üstünde çalışılan projeler arasında en sık konuşulan kişilerin kaydından yola çıkarak bluetooth yardımıyla o listeden herhangi birinin yakınlarda olup olmadığına dair uyarı göndermek gibi yenilikçi hizmetler var. MIT’nin aynı araştırmasında her geçen gün biraz daha popülerleşen Facebook, MySpace ve benzeri sosyal ağların cep telefonuyla beslenmesinin çok daha etkin sonuçlar verdiğini ortaya koyuyor.

Bütün varlığını bilgi üstüne kuran Google da bu konudaki en hevesli girişimciler arasında. Firmanın son dönemdeki stratejisi ücretsiz bir kablosuz internet erişim ağı yaratmak. ABD’de tamamen dijital altyapıya geçilmesi sonucunda boşalan eski TV yayın frekansı için 4,6 milyar dolar teklif vermesi de bu yüzden. Hayallerini gerçekleştirdiği zaman herkesin yazılım çözümleriyle içinde yer alabileceği ve yine herkesin ücretsiz olarak erişim hizmeti bulacağı bir ağ ortaya çıkacak. Uzun süredir üstünde çalışılan cep telefonlarına yönelik Google Android adlı işletim sistemi de kesinlikle tesadüfen girilmiş bir rota değil elbette.