Gizli rotasyon

Bunu da başaran Mersinli oyuncular şimdi de ‘Neden ilk 6 için oynanmasın?’ demeye başladı.
Ne oldu da birden bu takım önce mücadele etmeye sonra maç kazanmaya başladı. Ergün hocanın elinde sihirli değnek mi vardı? Oysa oyuncular aynı, oyuncu stat aynı, şehir aynı… Ne oldu bu takıma birden bire?
Aslında çok basit cevabi var. Ön liberoda oynayan iki isim Aytekin ve Ramazan, en arkada oynayan Zafer Şahin, oynadığı bir çok maçta vasatı aşamayan Zafer Demiray, isteksiz oynayan mücadele etmeyen top alamayınca çabuk küsen Sami’nin yedek kulübesine çekilmesi değişimin en büyük nedeni.
Ergün hoca en geriye daha sağlam oynayan mücadele eden Mustafa ve Fuat’a görev verdi. Böylece geçmiş maçlarda hata yapan ve gol yiyen Ahmet-Zafer ikilisini kenara çekti böylece defansta savaşan oyunculara yer verdi.
Ön libero bölgesinde ise sürekli kayarak hamle yapmaya çalışan, risk almayan kaçak dövüşen Aytekin’i kesti. Yanında oynayan, çok koşan ama hiç bir şey yapmayan en yakınına bile pas atamayan Ramazan’ı keserek onların yerine Fatih Egedik ve Sertaç tercihini kullandı.
Diğer ikiliden daha iyi mücadele eden aldığı topları daha iyi kullanan rakip forvetleri yıpratan bu ikili son iki haftada görev alması ile rakiplere daha az pozisyon vermeye başladı.
Sol tarafta Sami’nin top taşımasına rağmen sonuca gidememesi ortalarının çok kötü olması oyundan çabuk düşüp ve mücadele etmemesi yerini tam hazır olmayan Fatih Şen, Murat ve Nurullah üçlüsüne dönüşümlü bırakmasına neden oldu.
Gole yakın ayak olan Murat’ın, sol açığa kaydırılmış oynadığı maçlarda saç baş yolduran Serkan İrdem yedek kulübesine çekilerek şu anki takım yaratıldı. Bu takımın en büyük özelliği mücadele etmesi ve yardımlaşması. Bu yapılınca ve doğru bölgelere doğru isimler monte edilince galibiyetler arka arkaya gelmeye başladı.
Konya maçına temkinli başlayan Mersin İdman Yurdu dakikalar geçtikçe maça asıldı ve mücadele ederek seyircinin de itmesiyle önce gol buldu ardından ilk yarının bitmesine birkaç dakika kala Mersinli olan Tayfun’un kırmızı kart görerek dışarı çıkmasına neden oldu. Mersin ilk yarıyı 1-0 önde kapatarak soyunma odasına gitti. Rakibin 10 kişi kalması Mersinli oyuncuları rehavete soktu. İkinci gol de gelince hastalık hortladı. Takım geriye yaslandı, zaman çalma mücadelesine girilince rakip cezayı kesti. Biranda maç 2-1 e geldi. Yenen golle hem taraftar sustu hem de oyuncular panik yapmaya başladı ikinci Bolu vakası olma korkusuyla.
Ama üçüncü golün gelemsi hem taraftarı hem de oyuncuları inanılmaz rahatlattı. Rakiplerinin de puan kaybettiği haftada üst sıralara doğru tırmanış devam etti.
İki gol atan Tunç, eleştirilerden nasibini almamış. Golün ardından kendisine resmen al da at dercesine gol pasını veren Caner’e koşacağına, sevincini tek başına yaşadı. Diğer oyuncularda Caner’i tebrik edince mecburiyetten Caner’e yöneldi.
Maçın son dakikasında ise sol taraftan topu alan Tunç içeri doğru topla girdi. Kendisine iki golü attıran Caner ceza sahası içinde ve uygun pozisyonda tek başına Tunç’tan pas istedi. Tunç tercihini zor pozisyonda olmasına rağmen çok kötü şut atarak kullandı.
Bizler bunları yazınca Tunç efendi kendisine SALLAMA olarak değerlendirmesi hala yapılan eleştirilerden nasibini almadığını gösteriyor.
Tunç sen sana her gelen yüksek topu göğsünle indirmeye çalışman, ayağının dışıyla pas verme çaban, sürekli yere bakman, en önemlisi plase vuracağın yerde şut atmaya çalışman ve eleştirilere SALLAMA olarak değerlendirmen… Bunlar ‘Fare olmadan çuval delmeye çalışmak’ anlamına gelir.
Umarım eleştirilere açık olur işine yarayanları alır kendini geliştirirsin. Olurda birkaç yıl sonra İstanbul takımlarından birine gidersen SALLAMA nasıl olur görürsün.