Bein Media Grup ve Başakşehir projesi

Bein Media Grup, Al Jazeera kanalının da sahibi olan Katarlı medya kuruluşu. Ceo'luğunu Nasser Al Khelaifi yürütmekte. Bein Media Grup, Al Jazeera kanalının da sahibi olan Katarlı medya kuruluşu. Ceo'luğunu Nasser Al Khelaifi yürütmekte. Paris Saint Germain'in de patronu olan bu Ceo ve grubun Türkiye'deki ilk faaliyeti, 2015 yılında "Digitürk"ü satın almasıyla başladı. Geçen sezonun başından itibaren Süper Lig'deki yayın ihalesini elinde bulunduran Katarlı bu grubun İstanbul Başakşehir Futbol Kulübünü satın alacağı konuşulmakta.

Futbol artık sadece sportif heyecan olsun diye yapılan bir spor dalı olmaktan çıkmış, oluk oluk para getiren bir sektöre dönüşmüş durumda. Bugün yeryüzünün en bilindik markası olan Coca Cola’yı bile geride bırakan, milyarların izlediği bu show artık günümüzde bir show business.. Bu show ortamını yaratan en temel unsur, para. Futbol öyle zor bir oyun haline geldi ki, yetenekli futbolcular grubu, iyi bir sistem ve alt yapının olmadığı kulüplerde kalıcı başarıları görmek hayalden öteye gitmemekte.

Fransa’da milenyum sonrası ciddi bir “Lyon” hegemonyası vardı. 2008’de Bordeaux’un sürpriz şampiyonluğu ile hegemonya son bulmuş, 2010’da Marsilya, 2011’de Lille, 2012’de Montpellier’in şampiyonlukları derken, futbol pazarına açılmak isteyen “Bein Group” PSG’yi satın alarak Fransa Lig 1’de yeni bir hegemonya başlattı. PSG takımı “Bein Group” tarafından alınmadan önce, 19 yıllık şampiyonluk özlemi yaşıyordu. Bu hasret, gerçekleşen kulüp satışının 2. Yılında son buldu ve 2013’te Lig 1 şampiyonu PSG oldu. İbrahimovic, Lavezzi, Pastore, Thiago Silva gibi dünya yıldızlarını elinde bulunduran, Fransa Ligi standartlarının da üzerinde bir kadroya sahip PSG arka arkaya 4 sezon şampiyon oldu. Geçtiğimiz sezon Monaco’nun şampiyonluğu sonrası harekete geçip 2 futbolcuya ( Neymar ve Mbappe ) 400 Milyon Euro vererek futbol piyasasını ayağa kaldıran ve birçok kulübün antipatisini kazanıp FIFA’ya “Finansal Fair-Play” den dolayı savunma yapmak zorunda bırakılan PSG, bu sezon sadece ligde değil, Şampiyonlar Ligi’nde de favoriler arasında gösterilmekte.

Yabacı sınırlaması kaldırılmış Türkiye’de, temeli sağlam taşlar üzerine kurulmuş Başakşehir’in bu sözünü ettiğimiz medya grubu tarafından satın alınma arzusunu normal karşılıyorum. Eğer bu satış gerçekleşirse olabilecek senaryolar şimdiden 3 büyük İstanbul takımı taraftarını da panik yapmakla birlikte, birçok futbolseveri de tatlı bir heyecana sürüklemekte. Başakşehir bu gruba satılırsa neler değişir ?
- Neymar, Mbappe gibi sansasyonel transferler yapılmasa bile, Başakşehir Futbol Kulübü’ne ligimiz standartlarının üzerinde futbolcular transfer edilecektir.
- Başakşehir takımı her sezon iddialı bir kadro kurarak 34 hafta boyunca yarışın içinde olacaktır.
- Rakiplerine ekonomik anlamda üstünlük sağladığı gibi, olası başarıları ile psikolojik üstünlük de elde edecektir.
- Yapılacak transferler ile artacak olan ligin marka değeri, “Yabancı kuralı” tartışmalarına son verecektir.
- 17.300 kişilik Fatih Terim Stadyumu, her anlamda yenilenecek olan Başakşehir Futbol Kulübü’ne yeterli gelmeyip kapasite artırımına gidilecektir.
- Avrupa kupalarında temsil gücümüz ve başarı seviyesi çıtamız yükselebilir.
- Vizyon olarak Başakşehir’in gerisinde kalması muhtemel 3 İstanbul takımının taraftarları, kendi yönetimlerini sorgulamaya başlayacaklardır.

Maddeler halinde bu yazdıklarım, olası satışın gerçekleşmesi sonrası yaşanabilecekler konusundaki öngörümdür. Bu senaryolardan en çok etkilenecek olan kulüplerin rahatlıkla 3 büyük İstanbul takımı olacağını söyleyebilirim. Futbol artık büyük bir pazar. Bu büyük pazarda var olmak ve ekonomik olarak güçlü olmak için değişimlere açık olmalısınız. Vizyon olarak küçülmüş ya da yerinde sayan başkan ve yöneticiler tarafından yönetilen kulüplere sponsorlar el uzatmaz. İş ortaklığı yapamazlar. Büyük menajerlerle iletişim kuramayıp, 30’undan sonra çaptan düşmüş futbolcuları getirerek başarısız geçen sezonlara bir yenisini daha eklerler.

Adını ne koyarsanız koyun.. İster iktidar, isterse İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin desteği deyin. Göksel Gümüşdağ ve yönetiminin “ bir futbol kulübü nasıl yönetilir ” konusunda diğer rakiplere örnek olması gerektiğini düşünüyorum. Gümüşdağ’ın “Kulüpler Birliği”nden istifası, Başakşehir’in satılma haberlerinin konuşulması, Göksel Bey’in futboldan çekilmesi ihtimalini daha da güçlendiriyor. Göksel Bey’e bugüne kadar Başakşehir Futbol Kulübü ve Türk futboluna olan katkılarından dolayı kendi adıma teşekkür ediyorum. Umarım ligimizin diğer 17 temsilcisinin başkanları ve yöneticileri de bu profesyonellikte işlere imza atarlar ve hep beraber aşama kaydederiz.

Vedat Serin