Mumcu'dan laiklik çıkışı

Bir dizi ziyaretlerde bulunmak üzere İzmir'e gelen ANAVATAN Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, İsmet İnönü Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen toplantıda partililerle bir araya geldi.

Türkiye'de laiklik ve din kavramının karşı karşıya getirilerek bir kamplaşma yaratılmaya çalışıldığını belirten Mumcu, "İnsanlar din ve vicdan özgürlüğü üzerinde bir baskının oluşturulduğu kaygısını taşıyorlar. Bu kaygılar bir arada yaşayan insanları ne yazık ki kamplaştırıyor. Önce şu yalanı yırtıp atmamız gerekiyor.

Din ve laiklik bir arada bulunamaz yalanından kurtulmamız gerekiyor. Bu bir tuzak, bu tuzağa düşmeyelim. İnsanlar hem inançlarını özgürce yaşayabilirler, hem laik bir devlet yapısında yaşayabilirler. Bunun kararını biz vereceğiz. Bizim başka çaremiz yok, başka vatanımız yok. Bunu başarmak zorundayız. Devletimizi ayakta tutan kurumlarımıza sahip çıkacağız. Devletimiz yoksa, geride ne vatanımız kalır, ne milletimiz kalır, ne de dinimiz kalır. Örnek istiyorsanız, örnek Irak ve tüm Ortadoğu" diye konuştu.

Irak'ın içinde bulunduğu durumun devlet otoritesinin sağlanamamasından kaynaklandığını belirten Mumcu, bir ülkede devlet otoritesinin önemine dikkat çekerek, Türkiye'de bunu ancak ANAVATAN'ın sağlayabileceğini savundu. Bugün Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu şeyin birlik ve beraberlik olduğunu söyleyen Mumcu şöyle konuştu:
"Birbirimizi şu veya bu kalıbın içine sıkıştırarak ötekileştiren tuzağa düşmemeliyiz. Türkiye her geçen gün nifak tohumları saçılan bir ülke haline geldi, her geçen gün 'şu'cu olmak, bu'cu olmak' gibi parantezler ekleniyor hayatımıza. 70'li yıllarda sağ sol çatışmalarından büyük bedeller ödeyerek çıkan bir ülkenin bu tecrübeden sonra bir daha bu tuzağa düşmemesi gerekiyor. Ama ne yazık ki bu tuzağa düşürüldük. Bu kamplaşma, bu kutuplaşma oyunu ülkemiz, milletimiz için bir tuzaktır".

TBMM'de çözüm oluşturabilecek bir vizyonun olmadığını savunan Mumcu, Meclis'te Türkiye'yi kutuplaştıran durumların söz konusu olduğunu söyledi. Meclis'in farklı bloklara bölündüğünü belirten Mumcu, "Bugünkü Meclis tablosuna bakın. Bugünkü Meclis tablosunda vizyon yok, Türkiye'yi nereye götüreceğini söyleyen herhangi bir ufuk yok, Türkiye'yi zenginleştirecek bir ufuk yok. Biz herkesten fazla Müslüman'ız diyenler bir blok, biz herkesten fazla laik'iz diyenler bir blok, biz herkesten fazla milliyetçiyiz

diyenler başka bir blok, biz Kürdüz diyenler bir blok. Burada vizyon nerede, iş nerede, zenginlik, adalet, kalkınma nerede? Burada vizyon yok, kamplaşma var. Ne yazık ki Türkiye kutuplaşmanın içine sürüklendi" dedi.

Türkiye'de bir kesimin iktidarın rejimi değiştireceği korkusuyla yasakçılığa yöneldiğini belirten Mumcu, sorunların ancak demokrasi içerisinde çözülebileceğini kaydetti. Mumcu, "İnsanlarımızın bir kısmı iktidarın giderek ülkenin rejimini değiştireceğini, ve baskı kuran bir yaşama biçimi dayatacağını düşünüyorlar, kaygı duyuyorlar. Kaygı duyunca sarıldıkları şey yasakçılık, 'şu kapatılsın, bu engellensin' diyorlar. Çözümü demokrasi içinde değil demokrasi dışında aramak zorunda hissedecek kadar kendilerini sıkışmış görüyorlar" şeklinde konuştu.

AK Parti'nin sosyal devlet anlayışını sergileyemediğini savunan Mumcu, devletin görevinin fırsat adaleti oluşturmak olduğunu söyleyen Mumcu, "Sosyal devletten anlaşılan valilerin kömür dağıtmasına kadar indirgenmiştir. Ben Türkiye'de valisinin marifetini yoksullara kömür dağıtmasıyla ölçen bir siyasetin büyük bir infialle karşılanmasını beklerdim, kimseden ses çıkmadı. Devletin görevi yardım dağıtmak değildir, fırsat adaletini yaratmaktır. Siyaseti muhtaç insanları rencide etmeden yapmalıyız" dedi.

Geçmişte merkez partilerin vatandaşların inanç özgürlüklerini savunması konusunda yasaklandıklarını belirten Mumcu, bu durumun günümüzde sıkıntılar yarattığını söyledi.

Mumcu, "Kılık kıyafet konusunda özgürleşmeyi müdafaa eden partilerin ağzına biber sürüldüğü için, bunu biz geliriz yaparız diyenler bugün gelip iktidarın merkezine oturmuşlardır. Vatandaşların hak ve özgürlüklerini, inanç özgürlüklerini seslendirmek konusundaki duyarlılığını seslendirmek konusunda merkez partiler yasaklandıkları için, dün
merkezin çok uzağında duran siyasi kadrolar, bir kadro hareketi olarak gelip siyasi kudreti ele geçirmişlerdir. Bunun asıl sorumlusu merkez sağı geleneksel alanında siyaset yapmaktan yasaklayan zihniyettir" dedi.

ANAVATAN ve Doğru Yol Partisi'nin birleşmesi için seçim öncesi büyük fedakarlıklar gösterdiklerini belirten Mumcu, "Birleşme sürecinde yaşananlar, nedenler ve bunların cevapları bana siyasi hayatımın en büyük dersini vermiştir" diye konuştu.

Türkiye'nin içinde bulunduğu durum nedeniyle alternatif yaratma sorumluluğu hissederek geçtiğimiz seçimde ANAVATAN ve Doğru Yol Partisi ittifakının düşünüldüğünü belirten Mumcu, ANAVATAN'ın bu birlikteliğin sağlanması için büyük fedakarlık gösterdiğini, fakat karşı tarafın aynı hassasiyeti göstermediğini söyledi. Birleşmenin sağlanamamasında ANAVATAN'ın sorumlu olarak görüldüğünü fakat bunun gerçekleri yansıtmadığını belirten Mumcu, "ANAVATAN bu birleşmenin sağlanması için her şeyinden vazgeçti. Daha ne
yapabilirdik. Soruyorum sizlere, elinizi vicdanınıza koyun. Biri çıkıp, 'siz bunu yapmadınız' derse ben bunun vebalini tek başıma üstlenmeye hazırım. Olan oldu, geçmişi geri getiremeyiz. Biz alnımızın akıyla milletimizin önüne çıkıyoruz, veremeyecek hesabımız yok ama asıl hesap vermesi gerekenler ortada yoklar. Alet edildikleri bir oyunda ne yazık ki onurlarını da kaybettiler" dedi